Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Kalbinizle Aranız Nasıl








Ben doğduğum zaman yıldızlar, gezegenler hiç yerinde durmamış anlaşılan, çünkü her an yeni şeyler keşfetme ve öğrenme halleri yaşamımı, beni, kişiliğimi günden güne değiştiriyor.. Her gün bilmediğim yeni bir yanımla tanışıyorum.. Mesela bugün de kendimde hissettiğim birşeyi söylemek istiyorum tabii bu duruma yaşanmışlıkların üzerimdeki etkisi daha çok..  Şöyle ki insanın kalbini  taşıması hayatta en zor olanıymış bana kalırsa çünkü tüm sıkıntılar da sevinçler de orada birikiyor ve sonra kalbimiz bizi sıkıyor yada ferahlatıyor.. Bu durum garibime gitti doğrusu.. Kalbim dedim, yoruldun artık dur.. Kalbime yüklenme ey dünya dedim.. Neler demedim ki sevgili dostlarım.. Ah bir anlatabilsek içimizdeki duyuları.. Gerçek duygu ve düşüncelerimizi kelimelere dökebilsek sanırım dünya çok daha farklı bir yer olurdu.. Biz insanlar hiçbir duygumuzu tam anlamıyla ifade edemiyoruz ya da etmiyoruz.. Bu yüzden birbirimizi yeterince sevemiyoruz, ilgilenmiyoruz.. Bir belgeselde, Darwinizmin çağımız insanı üzerindeki etkisinden bahsederken şöyle diyordu; insanlar daha az düşünmeye sevkedilerek insani özelliklerin yerini hayvani özellikler almaya başlar ve böylece insanlar hayvanlar alemindeki gibi düşünmeden birbirlerini kırar,çalar çırpar, öldürür, sadece kendilerini dşünürler, öfke, kin, kibir gibi duygularla da hayvandan da aşağı hallere düşerler.. İşte hal böyle iken, kalp bir et parçasından öteye geçer mi güzel insanlar? Öyleyse lütfen kalbimize dikkat edelim, bırakalım hislerimiz okyanuslar gibi aksın ve bize gerçekleri, sadece gerçekleri fısıldasın ki o gerçekler su gibidir ve su yolunu bulur elbette...
Selametle kalın..


Hiç yorum yok: