Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Temmuz 2010 Pazar

Amak-ı Hayal'den Alıntılar..

Arifler Meclisinden;
İşte eşyanın hakikatine nispetle, insanların ilmi,*Tantanın keşfine benzer.Bu kıyamete kadar da böyle olacaktır.Çünkü İnsanların gözü hakikatı görme noktasında arpacık soğanına benzer..
*Tantan; Şeytanların oluşturduğu arifler meclisinden; çoğunluğun fikrine aykırı düşen birtakım yeni fikirlere sahip olduğu için hükümet tarafından baskıya maruz kalan meşhur bir alim; lakin ilimleri kendi aralarında morla maviyi tartışmaktan öteye geçemedi..

-Kaynak bir olduktan sonra pire de, fil de aynıdır.Onun için arif kimseler anka kuşu gibi sonsuzluk sahasında boşu boşuna dolaşmazlar.Boş şeyler bunlar.Bu,
 vicdanı paramparça eden büyüklük, bu uçsuz bucaksız derya Cenab-ı Hakkın büyüklüğü karşısında bir nokta bile değildir....
                                               .....................................
-Ey Vahdet! Sonsuz deniz!Dalgalanan sensin.Dalgaların çokluğu içinde görünen yine sensin.Kendine bin yüzbin çeşit isim vermişsen de, gökyüzü,felekler yalnız sensin, sen!
-İnsanın gözü dikkat ve titizlikle aleme baksa,gökyüzüne, billur gibi kubbeye, nur saçan güneşe, yedi kat göğe, arşa, bir de bu dünyaya baksa; insanın yüzüne marifet dürbünüyle baksa varolan, yalnız sensin sen!
-Sümbülde, reyhanda diken ve gülde, arslanın yürek parçalayan kükreyişinde, bülbülün sesinde, neşe veren goncada, bir gülün ruhu okşayan kokusunda,ufacık bir cisimde ve küçücük bir canlıda varolan yalnız sensin sen!
-Bütün duygularımda, kalbimde, akıl ve vicdanımda,aşkın şevkiyle sarhoş olup kendimden geçtiğim zamanlarda,yardan ayrı düşüp dertli olduğum sıralarda,hasret ve ayrılıkla yanıp kararsız hale gelen canımda varolan yalnız sensin, sen!
-Vuslat kucağımda ay yüzlü güzel titrerken, ebedi bir hayatı bir ana sığdırırken,kendimden geçmiş bir halde kar gibi bir gerdanı seyrederken,ulvi bir alemin etrafında hayran bir haldeyken varolan yalnız sensin, sen!
                                          ..........................

Evet azizim! Ben hayallerin arkasına gizlenmiş olan hayaletleri arıyorum.Ne yazık ki bulamıyorum.Tam olarak ''bulamıyorum'' demek de yalnış.Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum.İlmi gerçeklere kimsenin birşey demeye hakkı yoktur.Yalnız, bir hakikatin varlığı,diğer bir hakikatin varlığı,diğer bir hakikatin varlığına engel olmaz.Bazı vicdanlar, başlangıç ile sonu birbirinden ayıran bir çizginin önünde durup orada kalamaz.Ben bu hayatı; dünyaya niçin geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi bu dünyaya göndereni anlamadan terk etmemeye niyet ettim.Keşke bu sorulara olumlu yada olumsuz bir cevap bulabilseydim.Yarı derviş yarı meczup ama her gördüğünü hikmet gözüyle gören bir düşbazın düşleri sizi çağırıyor: Hayat, sekr anında görülen bir düşdeğil midir? Kim bilir?

Filibeli Ahmed Hilmi-Amak-ı Hayal
(Hayalin derinliklerinde yolculuk)

Hiç yorum yok: