Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Temmuz 2010 Pazar

Anlamak demek yaşamak demektir

Az önce okuduğum bir cümle üzerine yazmak istiyorum.Bazen öyle şeyler çıkıyor ki karşıma; hayata dair anlatmak istediklerimi,bildiklerimi bir çırpıda anlatıveriyor sanki bana..Şöyle diyordu; 'Birşeyi anlamak için görmek yetmiyor..'
Düşündüm o an yine hoşuma gitti çünkü anlatmak istediğim birden fazla şeyi bir kalemde sözcüklere döküvermiş yazar..Gerçekten birşeyi anlamak için görmek yetmiyor; anlıyorum,biliyoum demek için yaşamak gerekir..Bu benim şahsi düşüncem tabiiki.Birşeyi anlamak için onu yaşamak gerekir ki tam olarak anlamış olalım.Buna verilecek onlarca örnek bulabilirim..Sağlığı olmayanı onun yaşadığını yaşamadan anlamanın mümkün olmadığı gibi mesela..Körün,sağırın,dilsizin,kanserin,delinin,sakatın,fakirin,zenginin,alkoliğin,sanatçının,marangozun,astronotun,doktorun,öğretmenin,annenin,babanın......yerinde olmadan,onlar gibi yaşamadan tam olarak nasıl bilebiliriz ki onların acılarını ya da sevinçlerini..Kısacası sen Hiç ben olmadın ki anlayabileceksin halimi..Yaşadıklarımı duyman,benzerlerini yaşaman asla benim gibi hissettiremediler ki sana..Sen ben değildin her defasında..Benim baktığım gibi bakamazdın,benim hissettiğim gibi ve yaşayamazdın benim gibi..Çünkü sen sensin ve ben de benim..İşte bütün mesele burda..Hiçkimse kendisiyle herkesi karıştırmamalı..Evet hepimiz canlıyız üstelik düşünen,yiyen,içen,yürüyen,koşan,ağlayan,susan,kızan,gülen,savaşan,barışan..Fakat dünyayı dünya yapan hepimizin ayrı,farklı olmasıdır..Eğer sen kendi varlığını anlar ve ona sahip çıkarsan kendin olabilirsin.Kendini tamamlamak için çabalarsan başkalarının eksikleri seni fazla rahatsız etmeyecektir.Kendine bak,kendine gel,kendini bil,kendin ol ki yaşa ve anla..

Amak-ı Hayal'den Alıntılar..

Arifler Meclisinden;
İşte eşyanın hakikatine nispetle, insanların ilmi,*Tantanın keşfine benzer.Bu kıyamete kadar da böyle olacaktır.Çünkü İnsanların gözü hakikatı görme noktasında arpacık soğanına benzer..
*Tantan; Şeytanların oluşturduğu arifler meclisinden; çoğunluğun fikrine aykırı düşen birtakım yeni fikirlere sahip olduğu için hükümet tarafından baskıya maruz kalan meşhur bir alim; lakin ilimleri kendi aralarında morla maviyi tartışmaktan öteye geçemedi..

-Kaynak bir olduktan sonra pire de, fil de aynıdır.Onun için arif kimseler anka kuşu gibi sonsuzluk sahasında boşu boşuna dolaşmazlar.Boş şeyler bunlar.Bu,
 vicdanı paramparça eden büyüklük, bu uçsuz bucaksız derya Cenab-ı Hakkın büyüklüğü karşısında bir nokta bile değildir....
                                               .....................................
-Ey Vahdet! Sonsuz deniz!Dalgalanan sensin.Dalgaların çokluğu içinde görünen yine sensin.Kendine bin yüzbin çeşit isim vermişsen de, gökyüzü,felekler yalnız sensin, sen!
-İnsanın gözü dikkat ve titizlikle aleme baksa,gökyüzüne, billur gibi kubbeye, nur saçan güneşe, yedi kat göğe, arşa, bir de bu dünyaya baksa; insanın yüzüne marifet dürbünüyle baksa varolan, yalnız sensin sen!
-Sümbülde, reyhanda diken ve gülde, arslanın yürek parçalayan kükreyişinde, bülbülün sesinde, neşe veren goncada, bir gülün ruhu okşayan kokusunda,ufacık bir cisimde ve küçücük bir canlıda varolan yalnız sensin sen!
-Bütün duygularımda, kalbimde, akıl ve vicdanımda,aşkın şevkiyle sarhoş olup kendimden geçtiğim zamanlarda,yardan ayrı düşüp dertli olduğum sıralarda,hasret ve ayrılıkla yanıp kararsız hale gelen canımda varolan yalnız sensin, sen!
-Vuslat kucağımda ay yüzlü güzel titrerken, ebedi bir hayatı bir ana sığdırırken,kendimden geçmiş bir halde kar gibi bir gerdanı seyrederken,ulvi bir alemin etrafında hayran bir haldeyken varolan yalnız sensin, sen!
                                          ..........................

Evet azizim! Ben hayallerin arkasına gizlenmiş olan hayaletleri arıyorum.Ne yazık ki bulamıyorum.Tam olarak ''bulamıyorum'' demek de yalnış.Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum.İlmi gerçeklere kimsenin birşey demeye hakkı yoktur.Yalnız, bir hakikatin varlığı,diğer bir hakikatin varlığı,diğer bir hakikatin varlığına engel olmaz.Bazı vicdanlar, başlangıç ile sonu birbirinden ayıran bir çizginin önünde durup orada kalamaz.Ben bu hayatı; dünyaya niçin geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi bu dünyaya göndereni anlamadan terk etmemeye niyet ettim.Keşke bu sorulara olumlu yada olumsuz bir cevap bulabilseydim.Yarı derviş yarı meczup ama her gördüğünü hikmet gözüyle gören bir düşbazın düşleri sizi çağırıyor: Hayat, sekr anında görülen bir düşdeğil midir? Kim bilir?

Filibeli Ahmed Hilmi-Amak-ı Hayal
(Hayalin derinliklerinde yolculuk)