Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Temmuz 2013 Pazartesi

MESNEVİ'DEN BİR DAMLA..

1260 - Hintliler halka göstermek için karanlık bir ahıra bir fil getirmişlerdi.
Fili görmek için o karanlık yere bir çok kişi toplanmıştı.
Fili o karanlıkta görmenin imkanı yoktu; herkes file el sürmedeydi.
Birinin eline, filin hortumu geçti; fil dedi, bir oluğa benziyor.

Birinin eli, kulağına dokundu; fil ona yelpazeye benzer bir şey zannını verdi.
Birisi, eliyle ayağına dokundu; filin şeklini dedi, direk dibi gördüm.

Birisi, elini sırtına koydu; bu fil dedi, bir taht gibiymiş.
Böylece herkes, filin bir yerine dokundu; neresine dokunduysa ona göre anladı; fili o çeşit anlatmaya başladı.

Bu bakımdan sözleri, birbirine aykırı oldu; birisi dal dedi ona, öbürü elif adını taktı.

Her birinin elinde bir mumu olsaydı, sözlerindeki ayrılık, aykırılık kalkar giderdi.

Duygu gözü, elin avucuna benzer ancak; insanın avucu, filin her yanını kavrayamaz ki.

1271 - Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka... Köpüğü bırak da denizi gören gözle bak.

Kaynak: Abdülbaki Gölpınarlı, Mesnevî Tercemesi ve Şerhi, III-IV Cilt, S. 99, İnkılâp Kitapevi, 3. Basım, 1983

Bir Ramazan Günü, Ben ve Yalnızlık Senfonisi



Ramazanın ilk haftasını bitirmek üzereyiz. Bu akşam iş yemeği var. İftarı iş yerinden 50-60 kişilik bir grupla yapacağız kısmetse. Herkes gitti, şimdi ofiste tek başıma saatlerin geçmesini bekleyeceğim, Esra gelip beni alırsa iftara yakın Florya' ya iftar yapmaya geçeceğiz.. Ben de biraz çalışacaktım fakat hiç halim yok, birazdan namazımı kılıp otururum belki. Moralim, enerjimse sıfır.. Ruhumu çok yorgun ve yaşlı hissediyorum şu aralar.. Sanki ölmüş gibiyim başka bir alemden seyrediyorum tüm olan bitenleri.. Ya da bir hayalet gibi hissediyorum kendimi..İnsanların dünyaya nasıl tutunduğunu izliyorum.. Derin derin uykularda olanların hali yüreğimi dağlıyor.. Rab'bim diyorum Senin için nefret etmicem kimseden, kalbimi nefretten soyutlamak istiyorum çünkü ölüm gibi soğuk bir gerçek keskin bir rüzgarın siluetiyle gelip karşıma dikiliyor.. Ölecek diyor, affet.. Kızma çünkü aciz, ne yaptığını bilmiyor diyor..Yarın mahşer günü dehşetle bakan gözler geliyor gözlerimin önüne, kendimi düşünemiyorum bile ancak Rabbime sığınıyorum..Affetmeyi öğretiyorum mağrur gönlüme.. Asla hata kabul etmez gönlüm kibrinden mi, insanlığından mı diye sesleniyorum, ona göre ayağını denk almalı kalbim.. Ruhum diyorum, ey zavallı ruhum! Sen sadece kendi mesafeni koru ama konuşma, anlatma daha fazla çünkü uykuda olanların uyanık olanları işitmesi mümkün değildir.. Yüreğime hançerler saplanıyor, alevli sopalarla saldırıyorlar,yakıyorlar kalbimi, ruhumu.. ama ben susuyorum daha çok.. Gülümsemeyi ya da sessiz kalmayı, elverirse sakince ve vakar adımlarla terk etmeyi seçiyorum... Sabrı mı öğreniyorum bilinmez fakat acı içinde kıvrandığım aylardayım.. Kendi hatalarımın bedeli bir yana zayıflıklarım beni bitiriyor.. İnsanlara kötü olamıyorum ya ikiyüzlüyüm yada gerçekten benden kötü olmaz, olmuyor..Ya da çok akılsızım..Tüm bunlar bir yana dengeyi öğrenme sürecim oldukça acılı geçiyor diyebilirim.. Zamanla diyorum zamanla herşey düzelir, su yolunu bulur..Fakat içimdeki o küçük , aptal kız çocuğunun saçlarını yolup köprüden aşağı atmak istiyorum.. Çünkü o masum ve salak tavırlarından, haşin ve sabırsız, düşünmeden hareket eden hallerinden vazgeçmedikçe beni ayaklar altında parya yapmaya mahkum ediyor.. Artık ölsün o kız çocuğu.. Çocukluk yaşını geçtim ben..Büyümek istiyorum ALLAH' ım.. O büyükler ki her şeyden nem kapmıyorlar ben gibi, ben gibi krılgan değiller, göründüğümgibi miyim bilmiyorum fakat bildiğim bişey varsa görüntüme yansır her halim..Büyüklerse oldukları gibiler yada göründükleri gibi .. O büyükler hiç sızlanmıyorlar, taş gibi kalpleri, ruhları var, çok hazır cevaplar, her şeyin üstesinden geliyorlar, hiçbirşeyden korkmuyorlar, çok güçlüler, gülüp geçiyorlar herşeye, aldanmıyorlar asla istemediklerine, hep kazanıyor hiç yenilmiyorlar.. Evet artık büyümek istiyorum.. Istıraplarımdan nasıl kurtulurum yoksa.. Dokunan olsa bir kez gözlerinden deryaları boşaltacak, bir dokunsa bir dost omzuna ağlamak kelimesini yerle bir edecek, bir nuh tufanı daha kopacak.. güneşleri yakacak kadar yangın yüreği.. neyin ateşinde kavruluyor bilmiyorum.. aşk değil, insan acı bu bildiğin bilmediğin çeşitlilikte, farklı frekanslarda acılar bunlar..herkesin anlaması imkansız.... Neler oluyor bana anlamıyorum, yıllardır seneden seneye artan gözyaşlarım.. benden neler götürdünüz böyle.. Neleri almaya talipsiniz..


 Çok Şükreden çok sabreden bir dil,kalp diliyorum Rabbim.. Yoksa isyan etmek çok kolay, yanlışlara düşmek hep benim işim.. Oysa sen ne kadar düşersem düşeyim ellerimden tutanım ve asla bırakmayanımsın... Benim yürüdüğüm tüm yollar sana gelir.. Bildiğim ne varsa sen çıkarsın içinden.. Sadece seni bulurum sonunda... Ama seni yeterince bilemediğimden,dostluğuna yeterince değer veremedimden,aşıkın olamadığımdan gün be gün acıların pençesine düşüyorum.. Zarardayım,ziyandayım... Aşkına,sevgine, sana talibim Ey Kalbimin,Ruhumun, varlığımın yegane sahibi , aşkın için  vazgeçemeyeceğim ne olabilir ki.. Aşkından uzak eyleme beni yalvarırım..Anlamayan, bilmeyenlerden gizle beni.. Dışım buzdağı olsun ki incitemesinler,dokunamasınlar sana olan aşkıma..İçimde yanardağlar olsun varsın.. Senin aşkınla yanmadıktan sonra, çekilen tüm acılar, yaşanan tüm hayatlar hüsrandadır..Ne yazık, çok yazık...Dualarımı kabul edeceğini biliyorum Biricik Aşkımın Sahibi.. Seni sevmeme izin ver..Beni sev ve sevginden bir yudum nasip eyle... Amin..