Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Temmuz 2013 Pazartesi

MESNEVİ'DEN BİR DAMLA..

1260 - Hintliler halka göstermek için karanlık bir ahıra bir fil getirmişlerdi.
Fili görmek için o karanlık yere bir çok kişi toplanmıştı.
Fili o karanlıkta görmenin imkanı yoktu; herkes file el sürmedeydi.
Birinin eline, filin hortumu geçti; fil dedi, bir oluğa benziyor.

Birinin eli, kulağına dokundu; fil ona yelpazeye benzer bir şey zannını verdi.
Birisi, eliyle ayağına dokundu; filin şeklini dedi, direk dibi gördüm.

Birisi, elini sırtına koydu; bu fil dedi, bir taht gibiymiş.
Böylece herkes, filin bir yerine dokundu; neresine dokunduysa ona göre anladı; fili o çeşit anlatmaya başladı.

Bu bakımdan sözleri, birbirine aykırı oldu; birisi dal dedi ona, öbürü elif adını taktı.

Her birinin elinde bir mumu olsaydı, sözlerindeki ayrılık, aykırılık kalkar giderdi.

Duygu gözü, elin avucuna benzer ancak; insanın avucu, filin her yanını kavrayamaz ki.

1271 - Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka... Köpüğü bırak da denizi gören gözle bak.

Kaynak: Abdülbaki Gölpınarlı, Mesnevî Tercemesi ve Şerhi, III-IV Cilt, S. 99, İnkılâp Kitapevi, 3. Basım, 1983

2 yorum:

seldanın mutfak defteri dedi ki...

Merhabalar,
Ellerinize emeğinize sağlık. Bloğunuzu çok beğendim ve izlemeye aldım. Bana da bekliyorum. Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle. Sevgilerimi bıraktımmmm…..:))

Simyacı* dedi ki...

çok teşekkür ederim Selda Hanım, takibe aldım sizi ve sevgilerimi sunuyorum çokça (: